Seni Leylekler Getirmedi Yavrum

Bundan tam bir sene önce söyleseler inanmazdım bu kadar kısa süre sonra anne olacağıma. Karnıma yastık koyduğum bir çok küçüklük fotoğrafımdan da anlaşılacağı üzere bir gün anne olacağımı biliyordum ama bu bahsi geçen günün bu kadar kısa süre sonra geleceğini düşünmezdim. Hatta sanırım Nisan'ın içimde yaşadığı, karnımın dev gibi olduğu 9 ay da yetmedi beni inandırmaya anne olacağıma. Hamileliğim boyunca hiç "ay canım yavrum" demedim karnımı sevip. Hatta sanırım hiç karnımı sevmedim. Başkalarının sevmesine de çok şaşırdım zaten. Şimdi de şahane bir "görmeden inanmam" durumuyla karşınızdayım sayın seyirciler. Meğersem mis kokulu meleğimi görmem gerekiyormuş. Hala düşündükçe gözlerimi dolduran o günü yaşamam gerekiyormuş.

Bir gün önce sevgili doktorumuz Ebru Saraç'a gittiğimizde 4cm açıklık olduğunu ve doğumun çok yakın olduğunu öğrendik. Baktık hiç bir ağrım yok biz de eve gitmeyip açık havada güzel bir yemek yemeye karar verdik. O gün hiç anlamamıştım insanların neden bana garip garip baktığını ama şu an karnımın patlamak üzere olduğu fotoğraflara bakınca birazcık daha anlaşılır geliyor. :) Sakin ve az ağrılı geçen günün ardından haberim olmadan son çocuksuz uykuma daldım. Sabah 08:30 gibi uyandım, tuvalete gittim. Her şey gayet normaldi. Sonra yatağa döndüm. Asli görevim sırt kaşıma seansı için yan dönmemle değişik bir acı hissetmem bir oldu. Sonra suyum gelmeye başladı. Hamileliğim boyunca hep korkmuştum "ya suyum gelir de anlamazsam" diye. Ama gerçekten boşuna bir korkuymuş. Bir süre sonra da "ya sancım gelirse de anlamazsam" korkusunun boşuna olduğunu anlayacaktım. Doktorumu arayıp hastaneye gitmek için yola çıktığımızda sancının ne demek olduğuna dair minik sinyaller almaya başlamıştım. Ayrancı'dan TOBB'a yaptığımız kısa yolculuk hayatımın en heycanlı yolculuğuydu. Fonda Bengü-Yaralı çalıyordu. Hastaneye 09:10 civarı vardık. Zaten nazlı bir yapıya sahip olan ben, sancıların artmasıyla etrafımı saran ailemin ve arkadaşlarım sayesinde kendimi tam bir prenses gibi hissettim. Doğum yapmanın en güzel tarafı da buydu zaten.


Sancıların şiddetlenmesi ve sıklaşmasıyla Ebru Hanım epidural isteyip istemediğimi sordu. O an bulunduğum durumda tabii ki istedim ve o günden beri epidurali bulan şahsa hep dua ettim. Ve oldu. Bir kaç uzun ıkınmadan sonra kucağıma gözleri kocaman açık minicik bebeğimi koydular. Yine gözlerim doldu işte. Hep söylerlerdi ve ben hep inanmazdım ama o an acayip bir sevgiyle doldum. Hatta hala nasıl bu kadar çok sevdiğime inanamıyorum.
Tüm doğum boyunca yanımda olan canım kocamın göbek bağını kesmesiyle Nisan'ı temizlemeye aldılar. İlk kontroller boyunca sorduğum bitmek bilmeyen "sağlıklı mı? her şey normal mi?" soruları yüzünden doktordan "istersen yazıp verelim her şeyi gayet iyi" cevabını aldım.
13:50'de 3540gr ağırlığında bir kızımız doğmuştu ve hayatımız değişmişti..


2 yorum:

  1. Negzel yaaa, bende Allah'in izni ile 3 ocakta dogum anini yasayacagim. Umarim normal dogumla birlikte bebegimi saglikli olarak alirim kucagima.
    Bol bol pozitif dogum hikayeleri okuyorum, senin ki de pozitif bir enerji verdi bana.
    Yazilarini bekliyoruz. Nisan'a opucukler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay ay çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum!
      Muhtesem bir doğum olur umarım..

      Sil