Hamileliğin Nasıl Geçti Özlem?

Geçen yaz gerçekten çok güzel geçti. Son tatilimizden sonra ailelerimizle kahvaltıya gitmiştik. E artık evliliğimizin birinci yılı çoktaaan dolmuştu, çocuk yapmayacak mıydık? Evet yapacaktık ama daha zamanı değildi. Gelecek yılın tatil planlarını yapmıştık ve çocuk yoktu bu planlarda. Tatilden döndükten sonra düşünebilirdik ama.
Tabii ağzımızdan bu sözler çıkarken 6haftalık hamile olduğumun farkında değildik. O yüzden büyük haberi verdiğimizde herkes olması gerektiğinden de şaşkındı.
Biz de haberi almak için biraz geç kalmıştık aslında. Nisancık hemen hemen 7 haftalık olmuştu. Kalp atışlarını bile duymuştuk ilk doktor ziyaretimizde. Her ne kadar beklemesek de, planlamasak da kalp atışlarını duymak insanı çok etkiliyor gerçekten. Bir anda sanki yıllardır o anı bekliyormuş gibi oluyorsun. Ama o günün aklımdan hiç çıkmayacak kısmı mutlu haberi verdiğimizde ailelerin tepkisiydi. Onlar kesinlikle bizden çok çok çok daha fazla mutlu oldular. Belki de yakın zamanda böyle bir haber beklemediklerinden o kadar sevindiler. Anneme "anneanne oluyorsun" dediğimde, "efendim anlamadım?" dedi. Sonra da bitmeyen sevinç çığlıkları. Orkun'un annesine hiç bir şey söylemeden ultrason fotoğrafını gösterdim. Ağlamaya başladı. O sırada hamile olmanın en güzel tarafı onların tepkisiydi benim için.




Eve geldik, buzdolabına astım ultrason fotoğrafını ama hala benim için bakıp bakıp ağlayacağım bir anlam taşımıyordu. Canımın içi yavrum bunu daha sonra okuduğunda üzülmesin ama o doğana kadar da bu hemen hemen böyle devam etti. Hatta şu an çok komik gelse de Nisan'ı, Pele'yi sevdiğim kadar seveceğime emindim hamileyken. "Kedi gibi işte. Eve geliyor. Tanışıyorsun, kaynaşıyorsun. Zamanla bağlanıyorsun ve çok seviyorsun" diyordum. Tabii çok yanılıyormuşum ama farkında değildim.
Belki de hamileliğimin ilk üç ayının baya zorlu geçmesinin bunda etkisi olmuştur. İçimde hiç geçmeyen, bazen çok artan bir bulantıyla gezdim haftalarca. Bu gerçekten "anlatılmaz yaşanır". En kötü kısmı da dışarıdan gayet normal gözükürken içeride fırtınalar kopması ve insanların sürekli midenin bulanabileceğine inanmayıp biraz nazlı olduğu düşünmesi. Evet ben nazlıyım ama yemin ederim böyle iğrenç bir his yok. Herkes üç ay bitince bulantıların da biteceğini söylüyordu ama kuzenimin dokuz ay boyunca midesinin bulanmış olması beni korkutuyordu. "Ya benim de öyle olursa?" diye iyice strese sokuyordum kendimi. O sırada çevremde tanıyıp tanımadığım herkese hamileliğinin nasıl geçtiğini soruyordum. 
- Nasıl geçti hamileliğin?
- Çok iyiydi.
- Aa ne güzel hiç miden bulanmadı mı?
- İlk üç ay çok bulandı
- Eeeee nasıl iyi geçmiş olabilir o zaman allah askına? (Bu kısmı genelde içimden söylüyordum.)

Ama şu an bana soracak olursanız, hamileliğim çok iyi geçti. İlk üç ay inanılmaz midem bulandı, sürekli kustum. Ondan sonra 2-3 hafta kadar da kasıklarımdaki kemikler başta olmak üzere tüm vücudumdaki kemikler inanılmaz ağrıdı. Bir ara yürüyemiyordum. Sürekli çevremdekilerden beni oturtup kaldırmasını rica ediyordum. Uyuyamıyordum, yatakta dönemiyordum. Ama bu ağrı da bittiğinde her şey normale döndü. Sempatik günler başladı. 
Artık çok rahat ve mutluydum. Yemek yemek, uyumak ve tuvalete gitmek gibi faaliyetleri normal insanlar gibi yapabilmek insanı ne kadar mutlu ediyormuş meğerse. Bu noktada devreye "olumsuz bilirkişiler" giriyor maalesef. Hamile kaldıktan sonra şunu anladım ki hamilelik; evli, bekar, çocuklu, çocuksuz farketmeksizin herkesin en çok bilgi sahibi olduğu konuymuş. Yanılıyormuşum, bu "olumsuz bilirkişiler" doğum ve çocuk bakımı konusunda da bilgi sahibiymiş maalesef.
Ben genelde olaylara olumlu bakmayı tercih ederim. Hatta olumsuz bakış açısına sinirlenirim hep. Ama keşke böyle bir huyum olmasaymış. Hamilelik daha kolay geçermiş. Bulantılarımın ve ağrılarımın bittiği sempatik günlerde "oo bunlar iyi günlerin, 7.aydan sonra çok zorlaşacak her şey" gibi dünyanın en saçma ve olumsuz yorumunu daha sakin karşılardım belki. Evet belki bir çok kişinin 7.aydan sonra hamileliği zorlaşmıştır. Belki de biricik kuzenim Tuğba gibi tüm hamileliği zor geçmiştir. Peki ya öyle olmazsa? Ne gereği var keyfi yerine yeni gelmiş bir hamileye bu cümleyi kurmanın? Gerçekten çok merak ediyorum bu insanlar nasıl bir zevk alıyor hamileleri gelecek günler için strese sokmaktan. Benim hamileliğim dördüncü aydan sonra muhteşem geçti. Tabii ki anlık sıkıntılar yaşadım. Ama doğumdan bir gün önceye kadar güle oynaya gezdim tozdum. Olumsuz bilirkişilerin öngördüğünün aksine, son haftalarda geceleri uyku sorunu da yaşamadım, sürekli tuvalete gitmekten canım da çıkmadı, yüzümde lekeler de olmadı, sürekli ağlamadım, çatlağım da olmadı.. Çevremdeki olumlu azınlığın dilediği gibi rahat, sağlıklı ve mutlu bir hamilelik geçirdim.

 
Şöyle geriye dönüp baktığımda hamilelik boyunca yaşadığım en güzel olaylardan biri ise bebeğin kocamın sesine ve dokunuşuna tepki vermesiydi. Orkun konuştuğunda resmen çılgına dönüyordu Nisan. Belki de ilk duygusal bağımı o zaman kurdum kızımla..

Not: Kemiklerim ağrıdığında Osteocare adında bir vitamin kullandım. Aynı durumu yaşayanlar, doktorlarına danışabilirler. Ben çok memnun kaldım.
Not2: Mustela'nın çatlak kremini kullandım. Her zaman tartışıldığı gibi genetik faktörler mi etkili oldu krem mi bilemiyorum.
Not3: Fotoğraflar için Uğur Doyduk'a teşekkür ederiz!!

2 yorum:

  1. Çok tatlı görünüyor fotoğraflar maşallah, miniğe ayrıca maşallah instagramdan takip ediyordum, paylaşımınızı gördükten sonra bi ziyaretinize geleyim istedim. Yazılarınızın devamını bekliyorum :')) Sevgiyle

    Gözde/Pembe Köpük

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çook teşekkür ederim.Çok mutlu olurum okursanız.. Gorusmek uzere..

      Sil