Pele ve Nisan Kardeşler

Tosuncuk oğlum Pele'yi aldığımızda henüz çocuk, planlar dahilinde değildi. Bir kedinin annesi olmak çok daha mantıklı gelmişti bana o sırada. Ve gerçekten de kendimi onun annesi sanıyordum. İşte bu yüzden kendisi hemen hemen bir buçuk yaşına kadar 'bir evin bir oğlu' şımarıklığında yaşadı. Ya boynuma sokularak, ya koluma sarılarak ya da en kötü ayaklarımın dibinde uyudu aylarca. Yeri geldi ben çalışırken koşa koşa gelip keçelerimin üstüne yattı "yeter artık beni sev" dercesine. Yeri geldi tuvalet dahil olmak üzere kapalı her kapının önünde ağladı "bensiz ne yapıyorsun orada" dercesine. Ben de o ne derse güzel güzel cevap verip ne isterse yaptım. Oh iyi ki yaptım.


 
Hamile kaldığımda hemen hemen herkesten gelen "ee kedi ne olacak şimdi" sorusuna da genelde sakince "hiç bir şey olmayacak" şeklinde cevapladım. Ben çocuk yaptık, canım yavrum "ilk çocuk sendromu" yaşayacak diye üzülürken insanların onu kapının önüne koymamızı beklemesini gerçekten hayretle karşıladım. Ben hamile kaldığımda kedinin hayatında değişen tek şeyi bakımını Orkun'un üstlenmesi oldu. Mamasını yine ben verdim. Tuvaletini toksoplazma riskine karşın biricik babası temizledi. Çok şükür hiç de sorun yaşamadık.


Bu günlerde ise bir Nisan'a bakıyor bir de bana acı acı "ne güzel takılıyorduk be annem bunu nerden getirdiniz?" dercesine. Nisan'ın eve geldiği ilk gün Pele ilk şokuyla karşılaştı."Nasıl yani benim aylarca canım neresinde isterse yattığım odanın kapısı yüzüme nasıl kapanır?" Ama bir şekilde anladı ve 'kapalı kapı sendromu'na sahip kedimiz bu sefer hiç sesini çıkarmadan başka bir odada yattı. İlk haftalar o kadar yorucuydu ki Pele'yle ilgilenmeye hiç vaktim olmuyordu. O da sanırım kendini dışlanmış hissetti. Veya bir şekilde protesto etti ona yapılan bu büyük kalleşliği. :) Normalde vücudumun bir uzantısı şeklinde benimle birlikte evde dolaşan Pele gitti giyinme odasında halının üzerinde yaşadı günlerce. Sonra baktı değişen hiç bir şey yok, sürekli ağlayan minik canavarı hala atmamışız, o da durumu kabullendi ve insan içine çıkmaya başladı.
Nisan'ın yatağına veya anakucağına uzaktan uzaktan bakmaya başladı. Bir süre sonra yaklaşıp kokladı uzun uzun. Biz de hiç sesimizi çıkarmadık. Kontrollü bir şekilde izledik. "Hayır" deyip uzaklaştırsak inat edecekti çünkü. İki koklama üç izleme derken artık aynı odada oturmaya, hatta keyfi yerindeyse aynı koltukta uzanmaya bile başladı Nisan'la. Böylece mesafeli, biraz sitemli ve zararsız bir ilişkileri oldu.
Artık bizim odamız ve Nisan'ın odası da dahil olmak üzere tüm kapılar açık ama Pele bey çok iyi günündeyse gelip bizimle yatıyor. Bazen Nisan kucağımdayken görmüyor, koşa koşa geliyor yanıma. Sonra Nisan'ı görüp aynı hızla geri gidiyor.

Nisan bir hayvanla büyüdüğü için çok mutlu olacak onu biliyorum da acaba Pele aynı şeyi düşünüyor mu emin değilim.. :)

2 yorum:

  1. Özlem hanım sizi instagramda takip ediyorum ve tasarımlarınızı çok beğeniyorum. Anlatım diliniz de en az tasarımlarınız kadar eğlenceli. Size ve tatlı ailenize bol neşeli günler dilerim. :))) yeni postlar bekliyoruz ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çiğdem hanım gerçekten çok mutlu oldum yorumunuzu okuduğumda, teşekkür ederim. Gorusmek uzere, sevgiler, opucukler!

      Sil